Görkemli Mezuniyet Töreni
Muş Alparslan Üniversitesi 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Genel Mezuniyet Töreni, 24 Haziran 2022 Cuma günü il protokolünün de katılımıyla Prof. Dr. Sabahattin Zaim Konferans Salonunda icra edildi. Lisans alanında Üniversite 1.si Spor Bilimleri Fakültesinden İbrahim Güngör, 2.si Fen Edebiyat Fakültesinden Havva Elçioğlu, 3.sü Sağlık Bilimleri Fakültesinden Beyza Aytunç olurken önlisans alanında Üniversite 1.si Bulanık Meslek Yüksekokulundan Esma Toğrul, 2.si Varto Meslek Yüksekokulundan Ayşenur Okumuş Gürtürk, 3.sü Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan Hacire Duman oldu.
Rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’ın iştirak ettiği programa Vali Doç. Dr. İlker Gündüzöz ile eşi Doç. Dr. Meşide Gündüzöz, Belediye Başkan Vekili Hamdullah Karasu, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Yavuz, Emniyet Müdürü Engin Kaloğlu, İl Jandarma Komutanı Albay İlhan Şen, Gençlik ve Spor İl Müdürü Emrullah Güler, Milli Eğitim Müdürü Enver Kıvanç, İl Müftüsü Halil İbrahim Demir, Malazgirt Kaymakamı Yiğit Yaşar Demirer, Korkut Kaymakamı Oğuzhan Ocak, Hasköy Kaymakamı Kübra Demirer, Sungu Belediye Başkanı Mehmet Salih Gürtürk, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Yaşar Karadağ, Prof. Dr. Ulaş Çaydaş, Genel Sekreter Harun Demir, akademik ve idari birim amirleri ile personeli ve öğrencilerimizle aileleri katıldı.
İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan törende ilk konuşmayı, 3.89 ortalama ile Üniversite 1’incisi olan, Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisi İbrahim Güngör yaptı. Konuşmasında üzerinde emeği olan ailesine, hocalarına ve Üniversite yönetimine teşekkür eden Güngör, özetle şunları söyledi: “Üniversiteyi birincilikle bitirdiğim için bugün kendimi hem mutlu hem hüzünlü hem de gururlu hissediyorum. Her öğrenci arkadaşım gibi üniversiteye başladığım yıllarda benim de başarılı olmak, en kısa sürede okulu bitirmek gibi hedeflerim vardı. O gün için son derece zor görünen bu süreçlerin sonuna geldiğim için elbette çok mutluyum. Ancak arkadaşlarımdan ve hocalarımdan ayrı kalacak olmanın acısı ile aynı zamanda hüzün doluyum.
Burada olmama vesile olan, beni milli ve manevi değerlere saygılı bir genç olarak yetiştirip büyüten, desteklerini her zaman yanımda hissettiğim ve şimdi aranızda beni gururla izleyen aileme, yolumuzu aydınlatan, önümüze çıkan engelleri açmamızı sağlayan, bilgi, birikim ve tecrübeleriyle bizleri her zaman cesaretlendiren hocalarıma şahsım ve öğrenci arkadaşlarım adına içten teşekkürlerimi sunuyorum. Diplomalarımız hayırlı olsun.”
Genel mezuniyet töreninde öğrencilerle bir araya gelen Rektör Polat “Bugünü anlamlı kılan genç kardeşlerime seslenmek istiyorum.” diyerek başladığı son ders niteliğindeki konuşmasında özetle şunları dile getirdi: “Dünyada bilgiden değerli hiçbir kazanım yoktur. Hz. Peygamber, ‘rütbelerin en yükseği ilim rütbesidir’ buyurur. Çünkü bilgi insana ontolojik ve epistemolojik açıdan anlam ve değer katar. Ancak bilginin insana zenginlik kazandırması, bilgiyi elde edenlerin gurura kapılmasına, elitist bir tavra düşmesine yol açmamalıdır. Kaldı ki bizim geleneğimiz kibre götüren bilgilenme sürecini ‘şeytanlaşma’ mefhumu ile kategorize eder. İlim ancak bir varlık duyuşu, bir yarın kaygısı, bir diğerkâmlık, bir öz bilinç halinde vücut bulursa kurtarıcı olur; aksi halde yıkıcıdır.
Bilgi tek başına değerli olsa da kuşaklar boyunca nakledilemediği, bireysel inisiyatifler ve toplumsal refleksler halinde kültürleştirilemediği zaman üretkenliğini kaybeder ve ergenlikten çıkamamış gösterişli bir aksesuardan ibaret lümpen bilgi olarak kalır. Bir toplumun kılcal damarlarına sirayet etmesi gereken insanlık tecrübesi o toplumun tamamını öğrenci kabul eden bir eğitim anlayışına yaslanmadığı müddetçe yararlı bilgiye evrilemez. Çünkü karanlığın geneli esir aldığı bir ülkede azınlığın sermayesine dönüşmüş aydınlık, zihniyet dönüşümünü gerçekleştirmeye kafî gelecek ışığı sağlayamaz.
Toplumlar bilgiye değer verdikleri oranda yükselir, bilginin hangi türü ile ilgileniyorlarsa o alanda terakki gösterirler. Esasen bu bakış açısı toplumlarda ‘bilginin kaynağı’ konusundaki yaklaşımlara koşut biçimde şekillenir ve ürün verir. Dünyayı varlığın tek merkezi gören Helenistik Yunan uygarlığında heykel sanatının zirve yapması, pagan kültürünün ilgili toplumların hâkim paradigması olmasıyla derinden ilgilidir. Bizim geleneğimizde bilginin kaynağı, ezelî ilmi kendinde barındıran Allah Teâlâ’dır. Buna göre Hak Teala nasıl ki sonsuz ise bilgi de sonsuzdur. O nasıl ki adaletin, merhametin ve hikmetin mükemmel sahibi ise onun adıyla üretilen bilgi de o denli âdil, merhametli ve hikmetlidir. O halde Tanrı’nın kendisi ve mahlukatı için tayin ettiği kriterler ve değerler dışında bilim yapılamaz; bu değerleri korumak şartıyla da bilime sınır konulamaz. Hayattaki en büyük değerimiz olan özgür düşüncenin, hiçbir ideolojik ya da politik mülahazaya kurban edilmeden sadece ilmin rehberliğine teslim edilmesi anlamında bilimsel özgürlük, İslam düşüncesinin insanlığa armağan ettiği en önemli tecrübelerdendir. Bu sebeple ilim adamı algılarla değil, bilgiyle hareket eder; geçici hevesler, farklı sâiklerle oluşturulmuş güdüler ve duygularla değil, akıl, mantık ve muhakeme yoluyla kendine rota çizer. Bu nedenle yaratılış amacıyla da mütenasip erkeğin erkek, kadının kadın olarak, çocuğun çocuk, büyüğün büyük olarak, insanın insan, hayvanın hayvan olarak tanımlanıp tasnif edilmediği bir bilgi felsefesi, insanın fıtratına yabancılaşmaya başladığının habercisidir. Ahsen-i takvim üzere yaratılan insanın hadden çıkması, onu kendi dışındaki varlıkların yaratılış amaçlarını yok etmeye en uygun canlı haline getirir. Oysa inancımızda insan tab’an değerlidir. İnsan, her yerde insandır. İnsan, Hz. İnsan’dır. İnsan bizim insan kardeşimiz, Müslüman bizim din kardeşimizdir.
İnsan olmak ile insan kalmak’ın, insan yaşamak ile insan ölmek’in kolay olmadığını ve hakikatte insanlığın vatanı olmadığını gösteren kısa bir videoyu sizlerle paylaşmak isterim. Biyolojik anlamda en zayıf olanlarımızın bile meleklerin hürmetle secde ettiği Adem soyundan geldiğini ve saygın olduğunu gösteren bir videoyu… Almanya'da kanserin son evresiyle mücadele eden 6 yaşındaki motor meraklısı engelli bir çocuk babasından ricada bulunur: ‘Babacığım, keşke evimizin önünden 3 tane Harley Davidson motosikletli geçse de görsem.’ Evladının bu talebini sosyal medyada paylaşan babaya binlerce mesaj yağar ve kısa süre sonra bir organizasyon eşliğinde yirmi bin motorcu ölüm döşeğindeki çocuğun önünden selam vererek geçer.
Bu paylaşım elbet hepimiz içindi, ancak daha çok sizler içindi. Okullar biter, diplomalar alınır, en zorlusundan en konforlusuna bir hayat öyle ya da böyle yaşanır; lâkin sebeb-i varlığımız olan insanlığımız hiçbir şartta ihmal edilemez. O halde fıtratınıza uygun biçimde insan olmayı ve insan kalmayı, insan yaşamayı ve insan ölmeyi hayatınızın en büyük gayesi görünüz ve bu saatten sonra güzergâhınızı ona göre çiziniz.
Hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum; yolunuz ve bahtınız açık, mezuniyetleriniz hayırlı olsun!...”
Öğrencilere, her zaman insani değerleri ön plan tutmaları tavsiyesinde bulunan Vali Gündüzöz ise Türkiye'de iyi özellikleri ortadan kaldırmaya yönelik birtakım kötü niyetli çevrelerin olduğunu belirten konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu kötü niyetlilerin yurt dışı bağlantıları söz konusu. Bu açıdan gençlerimizin milli ve manevi değerlerini, tarihlerini asla unutmamaları gerekiyor. Bu medeniyete, milli, manevi değerlere güvenin. Batı'nın yapmak istediği şey aslında milli ve manevi değerlerimizi ortadan kaldırmak. O açıdan kültürümüze, milli ve manevi değerlerimize bağlı olarak, toplumumuza saygı göstererek, annemize, babamıza, büyüklerimize hürmet ederek, işin öz ‘insan kalarak’ bundan sonraki hayatımıza daha dikkatli ve daha büyük sorumluluk duygusuyla devam etmemiz lazım. Bu ülke ve bu millet, tarihi ve kültürü ile çok büyük bir millettir ve omuzlarınıza çok büyük sorumluluklar yükleyen bir geleneğin temsilcisidir. Siz gençlerden beklentimiz, bu tarihi mirasa en üst düzeyde irade göstererek sahip çıkmanızdır. Elleri öpülesi anne-babalarınızı ve siz sevgili öğrencilerimizi tebrik ediyor, mezuniyetlerinizin hayırlı olmasını diliyorum."
Konuşmaların ardından lisans ve önlisans programlarında üniversite dercesine giren öğrencilere diplomaları ve hediyeleri takdim edildi. Burada bir konuşma yapan Doç. Dr. Meşide Gündüzöz, üniversitenin göstermiş olduğu başarı grafiğinin kendisini de çok mutlu ettiğini, bunu sadece vali eşi olarak değil, aynı zamanda üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesinde bir süre ders vermiş bir akademisyen olarak dile getirdiğini ifade etti ve başta rektörü olmak üzere bu süreçte emeği geçen tüm personele teşekkür etti. Ayrıca kadına verilen değerin de bir göstergesi olarak yönetici pozisyonunda kadın akademisyenlerin bulunmasından, lisans ve önlisans bölümlerinde ilk üçleri paylaşan 6 öğrenciden 5’inin kadın olmasından özellikle mutlu olduğunu belirten Doç. Dr. Meşide Gündüzöz, gençlerin mezuniyetinin hayırlı olması dileklerini iletti.
Genel Mezuniyet Töreni, üniversite 1.si İbrahim Güngör’ün mezuniyet kütüğüne ismini çakmasının ardından toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.